30 Aralık 2010 Perşembe

Yara

yara! üstü hep açık sürekli kanayan yarası olurmus herkesin bilmezdim. izlerdim uzakdan kanayan yaraları.Nerden bilebilersiniz ki böyle derinden kanamayınca. Açık yaralar suçlu sevdalar. Yarım kalmıs akşamlar sabahlar sevdalar sözler. Cümle bitmez noktayı koymayınca, hep virgül atarsın her hata yapışında. Hayat her hatayı kabul etmez. Çekersin cezasını kanaya kanaya.. Halbuki biliyosundur nasıl kanar için nasıl kanar gözlerin ama illa yaşıyacaksın kardeşim başka yolu yok. Unutursun herşeyi de o açık yara asla dinmez. Ne bir başarı ne bir dost ne bir düşman bu kadar olamaz... Hayatın sınırında dolaşmak gerekir kimi zaman çığlak ayakla basmak gerekir canım doğanın soğuk topraklarına. Şimdi durup gidişini izleme zamanı açık yara, seni kana kana sevmek gerekir. Giden mi srügündür kalan mı diye sorar durursun içinden kendine kendi kendine sorar durursun öylece. Elini kolunu bağlar hayat tek çırpıda. Yaşamak zorunlu olduğun tek derdinse, yaşarız hayat seni seve seve Kanıya Kanıya...

18 Kasım 2010 Perşembe

A l ı ş ı l ı y o r

Herşeye alışılıyor. Unutmusum bunu. Yokluğa dayanılmaz acılara ve haksizlıklara... Alışıyor, sesiz sesiz susmalara,uzaklardan kendini seyretmelere. Eski anılırın rüyasını hergün göremeye bile ! Caddelerin ıslak yolarında kimsesiz gri tonlarında yürümelere. Sevdiklerinle kavga etmeye bile... Kavgalara bile ! Çocukluğunu kaybettiğini kabul etmeye ve onu aramayı bırakmaya... Çocukluğunu bile kaybetmeye ! İhanetleri, bıçak gibi sırtında dolaşmaya bile! Bıçak gibi bilenmeye, bilenirken kanamaya bile ! Bile bile kendini kaybetmelere.. Kaybolmaya kendinde !

A l ı ş ı l ı y o r herşeye...

21 Ekim 2010 Perşembe

Uykusuzun rüyasından sızanlar

Canın uyumak istemiyorsa uyumucaksın abi ! Kalkıp bir sigara yakıp anılarını anıcaksın, sakin sakin seyerdiceksin geçmişi, acılarını diriltip uyukuyu gömüceksin karanlığa. Seviyorsan uykuna yenik düşüp onu seyrediceksin acı acı gülüp ağlıyacaksın. Niye çok mu ayıp anmak özlemek ? Geçmişin anasını avradını... Gelmiş geçmiş geçmiş derken, hani benim gençliğim diyceksin belki Ahmet Kaya ile içiceksin tekelin güzelim rakısını demlene demelene acınla... İçiceksin abi canın her istediğinde. İçmek güzeldir !
Susucaksın, susayıp içiceksin kuraklığını geçmişin. Arada yaranı kaşıyıp kanatacaksın, kanamak güzeldir abi ! Yağmurda ıslak sokaklarda yürüyüp kayacaksın virajlarda. Bazen hızını alamayıp çarpacaksın sağa sola. Çarpmak iyidir sert bir kayaya adamı kendine getirir. Sonrasımı ? Boşwer yaşa bitsin.

Yırtılan Harita

Bitmez dedim, bitti dediler, bitti dedin. BİTTİ. Bendim hiyakeyenin yazarıda yönetmenide. Benim bitirmem gerekti. BİTİRDİM. Artık senle ben haritanın yırtılan bir yerinde birbirine benzeyen ama ayrı iki şehiriz. Şehirlerin gece üstüne çöken nefrette bizim huzurda.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Merak Etme

Çıkmaz yolları zorladık. Sonbaharın en güzel günleriydi. Acı tadımız olmustu farkında değildik. Sonradan çıktı tadı, damağımızı yakan acılarımız evcileştirilemedi. Üzgünüm.
Çaresi yoktu, bu öyle bir hastalıkdı ki neyse, geceler uzun merak etme. Benim damarlarımda ki keder ikimize de yeter merak etme...

14 Eylül 2010 Salı

?

Kıran kırana hayat, sınır da, sessiz ve kendi için de dağınık. Ölümün ucunda durmak mı zor olan ölümle koyun koyuna uyumak mı ? Koyun gbi birinin arkasından baka kalmak mı koyun olmak yada koyun gibi kadere boyun eymek mi ? Sorular niçin vardır sorulmassa farzı misal- ne olur o cevaplara? sıkışıp kalmak mı gerçekle hayal arasında ya da sıyrılmak mı hayyatn ?

Cevapsız soruları tutmayın fazla aklınızda, ayaz da çıplak dolasın ama ayakalrınız yere bassın !

8 Eylül 2010 Çarşamba

Mutluluğ-u Sefalet

Hani yaşadığını hissetiğin anlarda mutlu olursun ya balığın hafızası kadardır o anlar 3-5 saniye. Öyledi işte senli günler. Sevgili-m diyemedim sana sen hiç sevgiye değer olamadın çünkü! Sana o tüm sıfatları ben koydum, üstünde bir beden büyük kaldı sanırım ki dikkat çekti üstüne yakışmadı.Mutluluğ-u sefalet oldu yüzünde değerler. Yazık kelimesi bile küstü cümleye bak, Değer seni sevmedi ;)

Zaman zaman ne zaman ?

Zaman zaman ne zaman ? Su testisi su yolunda kırılırmıs, kırdım ! İçindeki suyu mahvettim yada beni mahvettiler... Gerçeği soramadım söylemedim. Korkaklık değil di, zaman o zaman değildi. Ne zaman ? Ayaz da üşürken bu çıplaklık niye ? Ceketi yanımda taşıyıp sırtıma niye geçirmiyorum ? Yüzünün ortasına bir tane niye çakmıyorum ? Zaman bu zAman değil ! Susanlar kayberder derler, dilimin ucundakileri niye sakınıyorum ? Zaman ta o zaman da sıkıştı kaldı...

18 Temmuz 2010 Pazar

Tenin, kokun,adın

İçimden adını geçiriyorum, damarlarım yanıyor. Güzel bi koku duysam tenim ıslanıyor. Tenin kokun adın … ölümüme sebep en muhteşem üç kanıt.
İhanetin, sen…
Tesadüfü bir aşk bu benimkisi , sonu yok sebebi yok acısı çok…

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Yol arkasasım

Nerdesin ?

Bugün adını koyamadığım tarifsiz bi acıyı cisminden çok hacmi ağır basan ezgim zeytine ufak bi mektup yazmıs. Nasıl bi acıdır bu beni ve etrafımdaki herkes nasılda yakmıs…

Bazen kıskanıyorum zeytini nasılda basıp gitti… Görüyomu acaba beni bizi burda ? Nasıl canımız yandı yanıyor ve yanacak.

Yol arkadasım görüyormusun tüm bu olan biteni?
Koyup gittiğin yerde kötülük çok.

EZGİ söyle der ; bayram zeytin gezen; iyi ki geldin...iyi ki gittin.
keske diyemiyorum be kucugum...biliyorum cunku,baska bi cozum yolu olmadıgını biliyorum.
biz seni çok sevdik.ama ozledik seni..cok ozledik..cok ozledi.

28 Haziran 2010 Pazartesi

( . )

insan sürüngen bi yapıdır.
Ay ışığında saklıdır yada saklanır.
Işıklar yalnızca geceyi aydınlatır yada karartır.
Kimileri geçmişin uykusuna yatar, ben sadece sana uyanırım.
Zaman çelişkilidir yada seni çeliştirir değişir...


İnsan kaybeden bir varlıkdır.
Kaybettim demeye alışır.
Güneş yalnızca güne aittir,
Ve tuz sadece yemeğe atılır, içini yaksın diye...

25 Haziran 2010 Cuma

Zeytin

zeytin,

Ufacık bir kediydi eve geldiğinde. Hayatında hiç kedi ellememiş ben, alıp bakıp büyütücek ben şimdilerde onsuzluğa alışmaya çalışıyorum. Kedi değildi zeytin çocuğum arkadasımdı. Çok sohbet ettik onunla sabah 4, 5 hiç fark etmezdi başımı beklerdi. Alışmıştı bana bende ona. Ölümü kabullenmek ilk defa bu kadar zor geldi bana ! Nefesim kesildi ölüsünü gördüğümde. Kan değildi beni ürküten son kez görüşümdü ayrılığın soğukluğu sabahın serinliği ile kesti nefesimi. Bana 2 kez seslendi aşağıdan. Acaba aklından neler geçti '' o '' an … ? Küsmüşmüydü bana yoksa veda sözlerimiydi. Onu tanıyanlar bilir konsuurdu benimle zeytin. Gitmiyor hayali gözlerimden, sesi kokusu bakışları. Ne zormus be zorunlu ayrılıklar. Yuvasını oyuncaklarını kaldırırken sesi kulağımdaydı. Gelişi gibi gidişide güzel olsaydı keşke böylesi kanlı acılı olmasaydı…

Anlatmak istediklerim bu kadar değil tabi… Kocaman bi 7 ay böyle geçmedi ama yazdıkça canım daha bi yanıyor onunkide.

Onat kutlar şöyle der; '' Ölüm yolun sonuna yerleştirilmiş bir aynadır. Arkasındaki sır nedeni ile öbür tarafı göstermez. Bu tarafı gösterir. Yürünen yolu. Yani yaşamın kendisini.'' Zeytinin hayat aynasına bakıyorumda arkasındaki sırrı çözemesemde, beraber yürüdüğümüz yolda güzel ve mutlu zamanlar geçirdik ve onu çok sevdik…

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Bünyede ıslak bi tebessümdün şimdilerde ise tadı hatırlanmıyacak kadar puslu ve yorgun.

Görme çabalarım şimdilerde köşe bucak kaçar oldu kendi içinde kendi çıkmazında feleğin sabah olmayan akşamlarında farklı tenlerin büyüsünde seni hatırlamaya inatla uğraşan o muhteşem çabalarımda. Tadın kaçmış, eskimişsin, kusura bakma egonla uğraşamıycak kadar büyüdüm !

Uğraşıyorum, aslına bakarsan kaçıyorum ! işte tüm sorun burda. Eyvallah…

Bak işte bu sözü kullanmanı özledim ah !

Sarılmayı özledim !

Sana kızmayı kızarken bi yandan sevişmeyi !

Yanında acıkmayı özledim, hastalanmayı aslında bi itirafda bulunayım hepsi numaraydı !

Kokunu özledim !

Nerdesin çık hadi sıkıldım ben bu oyundan …
Delirmek üzereyim, etrafımda ne varsa sana dair harcamıyorum sım sıkı elimde inatla tutuyorum. Delirmekden korkmuyorum bidaha sana dokunamasam diye ...

4 Mayıs 2010 Salı

Uyan(ma)

uyanda ayrılalım hadi, uyanda bitsin bu başlamayan hikaye. Her sabah başlatılmış gibi yapılan yalan düşlere. Senin acıyla uyanan yüzün kendine bile küsmüş hüznüne… yeter. Uyanda azad edelim bu hüznü. Hüzününe ait olmayan yüzünü yıkada konusalım. Hadi koy kahveni otur karşıma titret bacaklarını bakma yüzüme başla o kelimeleri utandıran kibirli cümlelerine. Uyanda zeytine mama verelim sahte kahkalarınla inlesin duvarlar uyanda başla yine herzamanki gibi inat ettiğin gerçeklere gülmeye. Uyanda aç karnına sigara içelim, ben başlıyım konusmaya hani o bitmesine izin vermediğin '' gerçek ama uzak'' cümlelerime. Uyanda başla bana gençlik yıllarında yidiğin bokları orospu kahkalarınla anlatmaya, sonra kahvenden bi yudum al kafanı kaldır o varlığını görmek istemdiğin bembeyaz gökyüzüne… Uyanda, başla artık bitmeyen işlerini bitirmeye, kalk git yoluna çantanda bayat ümitlerle çık tüm yolculuklara. Uyanda, bakma insanların ne yüzüne ne kalplerine, bas git hayatlarından çaldığın sevgileler yoluna dewam et içinde hüzün kokan aşklarla. Uyanda, arada bi bak aynaya bak da gör nasılda eskimişsin, yorulmussun ama hayret bıkmamışsın çalmakdan…


Uyanda büyüt kendini, uyanda bak etrafına insanlar napıyor yaşamak için ne alıyor ne veriyor neyi paylaşıyorlar aralarında.

Ama dur ! Bugün sen uyanmadan bir kere içime çekeyim kokunu, sen uyanmadan öpeyim vücudunda tek savunmasız olan dudaklarını, sen uyanmadan birkerecik ezberleyim yüzünü hüznünü yada uyanda kurtulayım bu hergün kanayan yaramdan.

UYAN !

1 Mayıs 2010 Cumartesi

arabesk günlerdeyim...

arabesk günlerdeyim….

Uykularım bölünür oldu her an seni ve ihaneti düşünmekden …

sönen sigaralar üst üste tekrarlanan cümleler,
sen ve senin acımasız gidişlerin…

tekrar ederken her cümleni, deflarca kaçtım kendimden, düşlerimde senin ihanetinle boğulurken zaman beni tam 12'den vurudu

göz bebeklerim büyür ben küçülür oldum ! kimdin sen neydi sırrın? yoktu aslında hiçbirşeyin bu yeryüzünde. fahişeler bile senden daha yürekli biliyormusun…
ruhunun kirlettikleri benide yaktı...

çıplak ayakların buz gibi yatağında dönüp duran ateşken şimdilerde uzaklarda yeni acımasızlıklarının silahı oldu demi?
helal olsun deyip durdu arkandan, arkadan bakmadım desem yalan olur hani…
baktım , geçtim sokaklarından hergece sessizce izledim uzakdanda değil hani…

uzaklar … bizim içimizdeydi , sen senin uzağındayken nasıl olurdu birlik?

yüzündeki çizgiler sınırlarımızmış meğer ki ilk gün görmüştük bunu ..
dert bende derman sende değilmiş ey sevgili'm …

ey sevgilim ben şimdilerde , seni ve o süper ihanetinin bekçisiyim. Ne zman biter bu arabesk günler bilmiyorum.
İHANET iyidir, Şerefsizlik'de ..

sayende büyümedim hiç gururlanma, sayende ihanetin sözlük anlamını daha iyi öğrendim bak işte bunun için gurur duy !!!

23 Nisan 2010 Cuma

ser'de

sessizdir senin yokluğun ve kirlirdir yüzün, ellerin çocukluk anıların, gözlerin bir fahişenin kimsesizliği, kokunsa ... işte tamda orda özlemin hemen yanında'' ayak seslerin yokluğunun ikindisinde sabaha karsı içilen buzlu yakıcı rakı bardağının kenarında kırılmıs camın kesiğinde, biraz tedirgin biraz yorgun…
yüzün, cözülemiyen bir bilmece, cevabını bildiğim ama yasaklanan cümle…
sesin, akşamın tok ikindisinde yeni yenmiş yemek tadında biraz doygun biraz çökmüş.

yıllar seni yormus kendinden kaçarken kendini aradğın sokakalarda kaybolmussun tadın kaçmış yataklar dolmus ama sen boşalmıssın…
kendi yüreğinden iltic etmiş bir mültecisin, yüreğin buz kesmiş yalan sevdalar... sen seni kaybetmiş, sen senden soğumus ve insanlar…

kağıt kesmiş yüreğini ki sen çokdan kan kaybından ölmüşssün, yaşamak için çabanda yok hani. ama susmussun ölümün içinde çığlıklar ve sen ölüm ve yine sen …
pudralı tenlerde aramssın kendini, orospu ruhunların kokularyla kendini avutmussun, avunmussunda kimi zaman. bigün öle bişey olmuski sen seni hatırlar gibi bakmıssın bana susmussun herzmanki gibi yine sen ölümün çığlıkları ve yine sen …

kovmussun yüreğinden vicadanını asmıssın darağacında kalbine bakmıssın uzakdan yıllarca ben nefes ve yine ben demiş durmussun…

hakkında konuscak çok sey varken ben artık susmak istemişken yazmışım seni satır satır, ellerim kanamış gözlerim donmus olsada , ve nefesin hala beni boğuyor olsada ben yine seni seviyor olsamda
SEN BU SATIRLARI HER OKUDUĞUNDA BENİ VE BANA YAPTIĞIN HERŞEYİ TEK TEK HATIRLAYACAKSIN ...

haydi bakalım

kucukkarabalık artık okyanusta !