uyanda ayrılalım hadi, uyanda bitsin bu başlamayan hikaye. Her sabah başlatılmış gibi yapılan yalan düşlere. Senin acıyla uyanan yüzün kendine bile küsmüş hüznüne… yeter. Uyanda azad edelim bu hüznü. Hüzününe ait olmayan yüzünü yıkada konusalım. Hadi koy kahveni otur karşıma titret bacaklarını bakma yüzüme başla o kelimeleri utandıran kibirli cümlelerine. Uyanda zeytine mama verelim sahte kahkalarınla inlesin duvarlar uyanda başla yine herzamanki gibi inat ettiğin gerçeklere gülmeye. Uyanda aç karnına sigara içelim, ben başlıyım konusmaya hani o bitmesine izin vermediğin '' gerçek ama uzak'' cümlelerime. Uyanda başla bana gençlik yıllarında yidiğin bokları orospu kahkalarınla anlatmaya, sonra kahvenden bi yudum al kafanı kaldır o varlığını görmek istemdiğin bembeyaz gökyüzüne… Uyanda, başla artık bitmeyen işlerini bitirmeye, kalk git yoluna çantanda bayat ümitlerle çık tüm yolculuklara. Uyanda, bakma insanların ne yüzüne ne kalplerine, bas git hayatlarından çaldığın sevgileler yoluna dewam et içinde hüzün kokan aşklarla. Uyanda, arada bi bak aynaya bak da gör nasılda eskimişsin, yorulmussun ama hayret bıkmamışsın çalmakdan…
Uyanda büyüt kendini, uyanda bak etrafına insanlar napıyor yaşamak için ne alıyor ne veriyor neyi paylaşıyorlar aralarında.
Ama dur ! Bugün sen uyanmadan bir kere içime çekeyim kokunu, sen uyanmadan öpeyim vücudunda tek savunmasız olan dudaklarını, sen uyanmadan birkerecik ezberleyim yüzünü hüznünü yada uyanda kurtulayım bu hergün kanayan yaramdan.
UYAN !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder