zeytin,
Ufacık bir kediydi eve geldiğinde. Hayatında hiç kedi ellememiş ben, alıp bakıp büyütücek ben şimdilerde onsuzluğa alışmaya çalışıyorum. Kedi değildi zeytin çocuğum arkadasımdı. Çok sohbet ettik onunla sabah 4, 5 hiç fark etmezdi başımı beklerdi. Alışmıştı bana bende ona. Ölümü kabullenmek ilk defa bu kadar zor geldi bana ! Nefesim kesildi ölüsünü gördüğümde. Kan değildi beni ürküten son kez görüşümdü ayrılığın soğukluğu sabahın serinliği ile kesti nefesimi. Bana 2 kez seslendi aşağıdan. Acaba aklından neler geçti '' o '' an … ? Küsmüşmüydü bana yoksa veda sözlerimiydi. Onu tanıyanlar bilir konsuurdu benimle zeytin. Gitmiyor hayali gözlerimden, sesi kokusu bakışları. Ne zormus be zorunlu ayrılıklar. Yuvasını oyuncaklarını kaldırırken sesi kulağımdaydı. Gelişi gibi gidişide güzel olsaydı keşke böylesi kanlı acılı olmasaydı…
Anlatmak istediklerim bu kadar değil tabi… Kocaman bi 7 ay böyle geçmedi ama yazdıkça canım daha bi yanıyor onunkide.
Onat kutlar şöyle der; '' Ölüm yolun sonuna yerleştirilmiş bir aynadır. Arkasındaki sır nedeni ile öbür tarafı göstermez. Bu tarafı gösterir. Yürünen yolu. Yani yaşamın kendisini.'' Zeytinin hayat aynasına bakıyorumda arkasındaki sırrı çözemesemde, beraber yürüdüğümüz yolda güzel ve mutlu zamanlar geçirdik ve onu çok sevdik…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder