18 Eylül 2012 Salı

sefer

Temize çekmek istemiştim .Aslında çok farklı cümlelerde kurdum bu sefer. ama olmadı galiba. Yükünü çekmeye yorulan biri oldum. İçim bi başka dışım cok başka. Doğan görünümlü serçe misali. Parçaları yeniliyorum ama motor yok dur diyor. Tozlu rafların baş müdürü olduk. Anlarda anılarda yorgun. Onlarla yaşamak onlarla yaşlanmak.. beni ben yapan her ne varsa işte. Tam karşımda duruyorlar. Yüzler farklı olsada kaderler aynı gibi..Aynı başlangıçların farklı sonları oldum. Değişen ben değilim de bir türlü dönüşemedik işte. İnce çizgilerim derinleşiyor artık. Derinlerime uzaktan bakanlar oluyor ama. nafile geçiş izni yok hala kimseye. kendim giremiyorum ki bir başkasını alayım. Adı yok, yüzü yok. sesi hiç. oysa en çok sesini özlüyorum. Neydi nerdeydi, çok oldu. Beni bu sayfalara döndüren kimdi. Bu sefer cevabı iki dudağımın arasında da olsa. susucam.

9 Eylül 2012 Pazar

"İzmir"

Hiç beklemezdim kaçtığım şehri, birgün çok özleyeceğimi... Çok Özledim. Her özlediğim de eski günlerimi anımsıyorum, anımsadıkça canım yanıyor ki en sevdiğimden.. İncecik esiyor burnuma kokusu memleketimin ailemin, anılarımın. Ama en çok eski dost sofralarımı, bitmeyen sabahlarımı, uyuyamadığım gecelerimi, yanlızlık sandığım saçma günlerimi... Seslendiğimde yanımda olan tüm dostlarımı, o şehirde gömdüğüm ölülerimi, kahkalarımı. Her ne varsa işte. Ben galiba en cok kendimi özlüyorum. Beni ne yapan varsa herkesi herşeyi özlüyorum. Galiba hepsi İzmirde. Ben burda sanırsam cok yokum hiç hatta yokum. Hani bazen susarsın, gözün hafif seyirir, için ürperir, ince bi çizgi halinde gülümsersin. İşte ben seni böyle anımsıorum, Orda yarım bıraktıgım, hiçbir zaman tamamlıyamıyacağım, herşeyi, herkesi seni çok özlüyorum. İzmirim... Temize çekiyorum bir bir sende geçen günlerimi, hesabımı burda bu şehirde burdaki insanlara ödüyorum. sayfalarımı burda kapatıyorum. büyümeyi burda kabul ettim.senin ezberlerini tek tek burda unuttum. bugün kendi kendime geçmiş olsun dileklerimi ilettim. içimden hepsi seni geçirdim. seni özlerken yaşlanıcağım şehirden, sevgiler 9.9.12

15 Mayıs 2012 Salı

"hayatım"

Öyle cok değil az evvel hatırladım dün gece ki rüyamı. aslında koskoca yılların son noktası gibiydi. Hiç bitmeyen bir yaranın kanaması. Yaraların tekrar tekrar kanaması. Ne cok kanıyoruz, kınıyoruz hayatı.. Uzaktan izliyoruz, uzakta kalıyoruz. Sesin yetmediği yerde, büyülü hayallerle cıkıyoruz karsına hayatın. Hayatım diyoruz kimilerine içinde hiç hayat barındırmayan rüyalarla uyanıyoruz bazı sabahlara. Bir sesin bir rüyayı yenmesi gibi, gerçeklerin hayallere aşık atması gibi. Yok hiç birşey istediğim gibi değil de, hayal ettiğim gibi kalsın bu gece. Ben kendimi kandırayım, hayat seni, hayaller hepimizi.. öptüm seni hayatım..

6 Mayıs 2012 Pazar

hepsi bu-değil

Uzun zamanlarım oldu sensiz. Sen hiç olmadın belki, senli sensiz hatırlarımla istanbula geldim, yanıbasına. Dostlarım vardı hep varlar. Sadece biraz uzakta kaldılar. O hep kaçtıgım sehirde kaldı kimileri, kimileri daha da uzaktalar.. Ben nereye gitsem seni de götürdüm. Ben kimle uyusam senle uyandım o sabahlara. Senin hani simit peynir çay yaptıgın sabahlara. Yasak ve yorgun, kaçak gecelerin cıkmaz sokaklarına uyandım her sabah. Her gece gectim evin önünden ısıgına konmaya calısan pervane misali. Yanıcagımı bile bile.. Şimdiler de olur olmaz sokaklarda patlak lambalı caddelerin cocuguyum. Hala kulagım DA cem adrian calıo, senli günlerin eşsiz yoldası. Gidemiyorum o adamın konserlerine seni görürüm diye.. Hepsi bu kadar değil dinle, Dostlarım tek bi cümleden seni nasıl özlediğimi hala fark etsede değişmiyor hiç birşey. ben yine başka birine sen gibi üzülemiyorum. Ama hala aslan sütü her içtiğim de ben sana sarhoş oluyorum. Gidemediğim herkes sen oluyo. Çıkamadıgım her sokak sende bitiyor. Kokunu hala duyoyorum, benzetiyorum seni hep birilerine. Kim canımı cok yaksa sana sanki daha da bi yaklaşıyorum. Ben hala senin için yazıoyrum. Gecelerimin sabahı yok sa bilki sen kapıdasın. Biri canımı yaksa bilki sen kafiyelerimin içindesin. Hepsi bu kadar değil bekle, dostlarım senden nefret ediyor hala, değişmedi hiçbirşey. vitamini kabugunda oldugu için dokunmuyorlar bana.seni özlediğimi söylüyorum susuyolar. olmadı diyorum kızıyorlar. Bilmiyolar ki içim deki seni. Aslında biliyorlar, bir fotografının basında saatlerce ağladım gece biri hak verdi. ama belli etmedi, yaralarım cok acıktı, korktular. hala korkuyolar bir ben korkamadım senden bir ben kaçamadım. Hepsi bu kadar-değil. Geliceğin günü değil de beni özlediğin günü bekliyorum. Beni anladıgın, anımsadıgın günü. Seni görüyorum, sesin kulagım da kokun burnum da sigaram hala yanıyo. Dostlarımın haberi var, seni özlediğimi biliyolar. Kelimelerim hala savaşta. Yogun bakım süreci bitmedi. Ara da hava almaya cıkıyolar. Birileri hayatıma giriyor, ama seni en cok ben özlüyorum. Baska biriyim istemesemde. Hala yanı basındayım, yaşlandıgın günlerin tam ortasında. Bakısların hala üzerimde zırhım yok, korkum hiç yok..

25 Kasım 2011 Cuma

Biliyorum

Biliyorum, o hikaye bir daha hiç başlamayacak.
Ve o asla bu sayfaları okumuyacak..

10 Kasım 2011 Perşembe

Fırsatı kaçmış, indirim günü bitmiş ürün gibisin. Değerinden çok daha pahalıya patlaşmıssın bana. Göz bebeklerimden sızan yaş değil nefretin cemresi. Yakıyor bulundugu her yeri bedenim. Mış gibi yapmalardan sıkıldım. Neysem o olayım bırak. Bırak kopayım artık kirli paslı anılardan. Yetmedi dur diyorsun sanki çok yakınlardan. Yakınlarımız bile mesafeli.. Balans ayarı yapılmayı bekliyen arabalar gibiyim. Kaptan sola kayıyor gemi. Karaya ha otrudu ha oturacak..

8 Kasım 2011 Salı

kadrajım'dan sızanlar

Sessiz yolculuklara çıkmıstım bir zamanlar. Çoğunda "kader" diye bişeye inanmadım. Aklım vardı. Başarısızlıklarım oldu. Kabul ettim çoğunu. Bir tek durmayı bilemedim, bir de eyvallah demeyi. Ne çok istemiştim oysaki büyük harflerle " EYVALLAH" demeyi. İçimden geçti. Üstümden de. Acı bir fren sesi oldu yalnızlıklarım. Paylaşmak istedim. Olmadı. Kızmadım. Kaçtım. Kaçtım, hırslı aşk serüvenlerinden. Hesap tutmadım ki en çok sevdiğim şeydi, hesabı ben öderdim her aşkın sonunda. ızdırabı bana kalırdı. Bulaşık yıkamak gibi, kirli suda ellerini dolandırmak gibi. Çöpte geçmiş anılarını eşelemek gibi. Çekmeyi severdim eskiden. Şuanda çekiyorum ama insanları değil, "an" ları. elbette içinde insanlar da var. ama istediğimi çekiyorum su sıralar. iyiyim ben. kafam az karışık çeyrek bulanık. az kaldı su berraklaştıgında, çakıl tasım beni yada ben onu bulucam. eskisi gibi değilde yeni dijital dslr makinalar gibi. anında ,istediğim kareyi silip atıcam. Bir de, daha hafifim artık. mental savaşlarımdan çıktım. makinamla barıştım bugün ;)

Ah bak,
Eyvallah.