14 Eylül 2010 Salı

?

Kıran kırana hayat, sınır da, sessiz ve kendi için de dağınık. Ölümün ucunda durmak mı zor olan ölümle koyun koyuna uyumak mı ? Koyun gbi birinin arkasından baka kalmak mı koyun olmak yada koyun gibi kadere boyun eymek mi ? Sorular niçin vardır sorulmassa farzı misal- ne olur o cevaplara? sıkışıp kalmak mı gerçekle hayal arasında ya da sıyrılmak mı hayyatn ?

Cevapsız soruları tutmayın fazla aklınızda, ayaz da çıplak dolasın ama ayakalrınız yere bassın !

8 Eylül 2010 Çarşamba

Mutluluğ-u Sefalet

Hani yaşadığını hissetiğin anlarda mutlu olursun ya balığın hafızası kadardır o anlar 3-5 saniye. Öyledi işte senli günler. Sevgili-m diyemedim sana sen hiç sevgiye değer olamadın çünkü! Sana o tüm sıfatları ben koydum, üstünde bir beden büyük kaldı sanırım ki dikkat çekti üstüne yakışmadı.Mutluluğ-u sefalet oldu yüzünde değerler. Yazık kelimesi bile küstü cümleye bak, Değer seni sevmedi ;)

Zaman zaman ne zaman ?

Zaman zaman ne zaman ? Su testisi su yolunda kırılırmıs, kırdım ! İçindeki suyu mahvettim yada beni mahvettiler... Gerçeği soramadım söylemedim. Korkaklık değil di, zaman o zaman değildi. Ne zaman ? Ayaz da üşürken bu çıplaklık niye ? Ceketi yanımda taşıyıp sırtıma niye geçirmiyorum ? Yüzünün ortasına bir tane niye çakmıyorum ? Zaman bu zAman değil ! Susanlar kayberder derler, dilimin ucundakileri niye sakınıyorum ? Zaman ta o zaman da sıkıştı kaldı...